Sefertasları sefere çıktı…
Pandemi birçok alışkanlığı değiştirdi. İhtiyaçlar, yeni uygulamalar getirdi. Bu arada birçok nostalji moda oldu. Geçtiğimiz günlerde yaygın basından bir Pazar ekinde sefertasından ilham alarak kurulan yemek şirketleriyle ilgili bir yazı okudum. Emsalim birkaç dostumla sohbetimde gördüm ki, bugün yapılanlar lokantaların kapanmasıyla ortaya çıkan, bu konudaki yasaklara uygun, bir nevi paket servisiymiş. Bizim hatırladığımız gerçek sefertasları da küçük esnafın imdadına yetişmiş.
Esnafın zaman zaman, canının çektiği yemekleri hanımına yaptırıp, dükkanına götürmesiyle bir nevi nostalji olarak kullanılan sefertasları moda haline gelmiş. Hangi dostuma sorsam, “Ben de sefertası kullanıyor, dükkanda öğle yemeği olarak eşimin mis gibi yemeklerini yiyorum’’ diyor. Hiç birisi bu durumdan şikâyetçi değil. Genelde üç parça ve en üstte kapaktan oluşan sefertasları ihtiyacı karşılıyor. İçindeki yemeği ısıtmaya da müsait olduğu için çok kullanışlı. 2 ya da 4 katlı olanlar da var tabii. Ama ne olursa olsun kapların mutlaka ısıtmaya müsait olması gerekiyor.
KONU NOSTALJİ OLUNCA…
Bilirsiniz konu nostalji olunca, biz yaşlıların hayalinde canlanıyor hatıralar. Anlatmadan da edemiyoruz tabii.
Cengiz Bulut’un Bornova Belediye Başkanı olduğu dönemdi. Bir gün, “Başkan” dedim. “Hep anlatıyorsun şunu yaptım, bunu yaptım diye, ama bunları gözümüzle de görmemiz gerekir” diyince, “Atla arabaya da göstereyim” dedi. Çıktık yola. İcraatını tek tek gösterdi. Öğle yemeği saati gelmişti. Şoförüne makam aracını yolun kenarına çektirdi. “Hadi bakalım acıktık” dedi. Ben ve şoförü düştük başkanın peşine.15-20 adım attık ki , bir ağacın altında yolda çalışan işçiler çimlerin üzerine gazete kâğıtlarını sermişler yemek yiyorlar. “Afiyet olsun” diyince, hep bir ağızdan “Buyur başkan, beraber olsun” dediler. Başkan, bize dönüp, “Yemek bulunca yanaşacak, dayak görünce kaçacaksın. Haydi çökelim” dedi.
İşçilerden biri, boş sefertaslarını gösterip, “Kusura bakmayın. Kaynananız sevmiyormuş, dedi. Kızartma, pırasa, salata da vardı ama bitti”
Biz şansımıza razıydık. Gazetelerin üzerinde domates, salatalık ve kocaman 2 kuru soğan vardı. Fırından yeni çıkmış kokusu mis gibi ortalığa yayılan ekmek. Bir avuç da tuz. Başkan, soğanlardan birini aldı. Taşın üzerine koydu ve yumruğu indirdi. En ortasındaki bölümü çıkartıp, “Al hoca” dedi “Kıymetini bil soğanın cücüğünü sana veriyorum”
Bize şanssızsınız dediler ama, bilakis çok şanslıydık. Ben o gün hayatımın en lezzetli yemeğini yedim. Soğanın cücüğü de çok tatlı geldi. O günden hafızamda kalan soğanın cücüğü ve sefertasının büyüklüğüydü. Sağol Cengiz Başkan. Bir daha böyle bir ziyafete gidersen sakın beni unutma!..
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.