“Şüphesiz Allah, kâfirlere lanet etmiş ve onlara alevli bir ateş hazırlamıştır. Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. Hiçbir dost, hiçbir yardımcı bulamayacaklardır.” (Ahzâb, 64-65))
“Şüphesiz Allah, kâfirlere lanet etmiş ve onlara alevli bir ateş hazırlamıştır. Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. Hiçbir dost, hiçbir yardımcı bulamayacaklardır.” (Ahzâb, 64-65))
“Mümin kardeşinle münakaşa etme. Onun hoşuna gitmeyecek şakalar da yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz de verme.” (Al-Tirmidhi, “Birr”,58,59))
Sadaka; insanların ihtiyaç sahiplerine, ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile yaptığı her türlü iyilik ve yardımlardır. Sadakanın belli bir oranı yoktur. Farz da değildir, İslâm’ın şartlarından biri de değildir. Dinî yönden bir mecburiyeti de yoktur. Ama Kur'an ve hadislerden öğrenildiği kadarı ile ihtiyaç sahiplerine iyilik yapılması, yardım edilmesi, onların sevindirilmesi, o kişiyi hem Dünya'da hem de Ahiret'te ecir sahibi yapacaktır. O tür sevindirici hayrı yapan kişi, Allah katından mükâfatını alacağı gibi, işlerinin rast gittiğine, daha düzgün gittiğine, kaza ve belalardan da korunduğuna şahit olacaktır. Onun için diyoruz ki İslam dininde sadaka önemlidir.
Sadaka, sadece para olarak, ya da maddi olarak yapılan bir iyilik de değildir. Muhtaç olanlara yapılan nakdî yardımlar bir sadaka olduğu gibi, geçim sıkıntısı çeken bir aileye yapılan pirinç, bulgur, yağ, şeker gibi gıda maddeleri yardımı da bir sadakadır. Görmede zorluk çeken birisini caddenin bu yakasından öbür yakasına geçirmek de bir sadakadır. Yani sadaka, Allah(c.c.) tarafından toplum içindeki insanlar arasında görülen eksikliklerin, Allah’ın rızasını kazanmak için, o konuda gücü olan kişiler tarafından giderilip tamamlanmasıdır.
Peygamberimiz: 'Bir hurmanın yarısı bile sadakadandır. Bunu da bulamayanlar, güzel ve tatlı söz söylesin. O da bir sadakadır.' (Buhari) buyurarak, insanların bir eksikliğini gideren her türlü iyiliğin sadakadan sayılacağını haber vermektedir.Peygamberimizin şu sözleri sadakayı çok daha iyi anlatmaktadır: 'Küs olan iki kişi arasını bulan, bineğine binmekte zorluk çeken bir kişiye yardımcı olan, gelip geçene rahatsızlık veren yoldaki taşı atan kişi, bir sadaka verme sevabına ulaşır.' (Ebu Hureyre)
Demek ki her türlü iyilik, iyi niyetli maddi ve manevi yardımlar, yapılan hayırlar, kişiye Allah katında mükâfatlar kazandıracak sadakalardan sayılmaktadır.
SADAKADA GÜDÜLEN AMAÇ NEDİR?
Sadakadan amaç, toplumsal dengeyi bozdurmamak, sosyal barışı sağlamaktır. Tekrarlamakta fayda görüyoruz. Toplumumuzda derdini, çektiği geçim sıkıntısını söyleyemeyen insanlar vardır. Kuran’a göre toplum, geçim sıkıntısı çeken, zor durumda olan, imkânsızlıklar içinde bulunan bu kişileri görmek ve onlara yardım ellerini, iyilik ellerini uzatmak zorundadır. Böyle düşünülürse sosyal yardımlaşma, toplumsal barış daha kolay sağlanır. İslâmiyet bu anlayışı koyduğu sadaka, fitre, zekat kural ve kaideleriyle sağlamaya çalışmıştır.
SADAKA KİMLERE VE NASIL VERİLMELİDİR?
Allah Tevbe Suresi’nin 60. Ayetinde, 'Sadakalar(zekâtlar) Allah’tan bir farz olarak ancak yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri İslâm’a ısındırılmak istenen kişilere, kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihat edenlere ve yolculara verilir.' (Tevbe-60) Demek ki sadaka, yukarıda sayılan (sadaka toplayan memurlar hariç) 7 sınıfa verilmelidir.
Dikkat edilecek bir konu da, sadaka verirken gösterişten mutlak kaçınmak ve sadaka verilen kişiyi de rencide etmekten kaçınmak gerekmesidir. Peygamberimiz, 'Sadakanın gizli verileni, iyilik hazinelerindendir.' buyurarak bu konunun önemine işaret etmiştir. Kuran-ı Kerim’de de sadakanın gizli verilmesi önerilir. Bakara Suresi 71. Ayet’inde, 'Eğer sadakaları gizler ve gizlice fakirlere verirseniz, işte bu, sizin için daha hayırlı olandır.' (Bakara-271) buyrulması da bu sebeptendir. İslam ulemasının, 'sağ elin verdiğini sol el görmemelidir' demesi bu sebepledir.
Sadaka, zekâttan bazı konularda farklıdır. Bu konuda öncelikle söyleyebileceğimiz, zekâtın İslâm’ın şartlarından birisi olması ve malının 40'ta 1 oranı ile de sınırlandırılmış olması yönleriyle ayrılır. Sadakalarda böyle bir şart yoktur. Bir yardım ve iyiliktir. Allah katındaki ecri de çok büyüktür.
ZEKÂT KİMLERE VERİLMEZ?
Bu yönde geçerli olan deyiş, 'Usul ve furuğuna sadaka ve zekat verilemez.' şeklindedir. Yani zekât anneye, babaya, ebe ve dedelere verilemez. Bu kişilere, usule giren kişiler olarak bakılır. Varlıklı kişi zaten bu saydığımız kişilere bakmakla mükelleftir. Fürüğdan amaç ise çocukları ile torunlarıdır. Öyleyse evlatlara ve torunlara da zekat verilemez. Ama saydıklarımız dışında kalan akrabalara verilir. Hatta Allah, saydıklarımız dışında kalan yakınlarımıza zekat verilmesini daha muteber sayar, daha evla görür. Zekat bunlar dışında aklı yerinde olmayanlarla, akıl baliğ olmayan çocuklara da verilmez. Ancak o çocukların velilerine verilir.
SADAKA VERMENİN FAYDALARI
Sadaka vermenin sağlayacağı çok önemli faydalar vardır. Bu faydalar sadece Ahiret için değil, Dünya'daki yaşamımızla da ilgilidir.
1) Öncelikle söylememiz gereken, sadaka vermekle kişi Allah’ın emrini yerine getirmiş olacaktır. Bu da kişiye, Allah’ın rızasını kazanma fırsatını verecektir. Bir Müslüman için Allah’ın rızasını kazanmaktan daha önemli bir şey olamayacağına göre sadaka kişiyi Allah’a daha çok yaklaştıracaktır. Kişinin kazanacağı en önemli kazanç da bu olacaktır.
2) Hadis-i Şeriflere göre sadaka gizlice, riyadan uzak ve hulusi kalple ve kişileri incitmeden, kırmadan verilirse, insan ömrünü uzatacak kadar etkili olabilecek bir hayırdır. Hadis-i Şeriflere baktığımızda görüyoruz ki sadaka ömrü uzatmaktadır. Bu konu ile ilgili olarak Peygamberimiz, 'Sadaka belaları def eder ve ömrü uzatır.' (Heysemi, Mecmaüz-Zevaid) buyurarak sadaka vermenin çok büyük faydalar sağlayacağını, kişiyi kaza ve belalardan koruyacağını, hatta insan ömrünün uzamasına bile sebep olabileceğini bildirmekte ve gücü yerinde olan insanlarımızı, ihtiyaç içinde olanlara iyilik yapmaya ve yardımcı olmaya davet etmektedir. Kuran-ı Kerim’de bu görüşü teyit eden ayetler vardır. Bu bakımdan sadaka işine ciddi olarak bakmak gerekir.
3) Peygamberimizin ifadesine göre sadaka, günahlara karşı bir kefarettir. Bu sebeple de sadaka, kişiyi cehennem ateşinden koruyucudur. 'Bir hurma da olsa sadaka verin. Suyun ateşi söndürmesi gibi sadaka da hataları ve günahları söndürür, yok eder.' (Müslim) buyrulması bu sebepledir.
4) Sadakanın sağladığı çok önemli bir fayda da, toplum içindeki sosyal dengelemeyi ve toplumsal barışın sağlamaya yardımcı olmasıdır.
SADAKANIN TÜRLERİ
4 çeşit sadaka vardır:
1) İslâm’ın şartlarından birisi olan sadaka, ki biz bu sadaka türüne zekât diyoruz. Bu, farz olan bir sadakadır. Oranı, zekat düşen varlığını %,2,5 ya da 40'ta 1'ine tekabül eder.
2) Kişilerin Allah’ın rızasını kazanmak için verdikleri sadakalar, ki bu tür sadakalara da nafile sadakalar diyoruz. Zarar veren yoldaki taşın kaldırılması, fakire para verilmesi, yiyecek - giyecek verilmesi, güzel söz söylenmesi bu tür sadakalar içine girer.
3) Üçüncü bir sadaka türü de, fitre sadakasıdır. Her sene insanın kendi sağlığı için Ramazan Ayı içinde verilen sadaka olarak bilinir. Dinimizde, bu tür sadakayı verecek kişilerin de zengin olması aranır. Nafile sadaka dediğimiz, ancak kişilerin sağlık vergisiymiş gibi, sağlık veren Allah’a bir şükretmesiymiş gibi yorumlandığı için, kanaatimce kişilerin çok zengin olmasalar da güçleri oranında fitre vermeleri faydalı olur. Fitrelerin, Ramazan Ayı içinde, bayram namazından çıkmadan önce verilmesi gerekir. Varlığı yerinde olanların bebek hâlindeki evlatları için bile fitreyi vermeleri gerekir. Ailede bunun sorumlusu da aile büyüğü olan babadır.
4) Dördüncü bir sadaka türü de Sadaka-i Cariye'dir. İnsanın sağlığında hayır için yaptırdığı cami, yol, okul hastane gibi kamu hizmetine yönelik yapı yapanlarla, insanlığa ışık tutacak, fayda sağlayacak hayırlı evlat yetiştirenler, topluma fayda sağlayacak, toplumu doğru yola yönlendirecek eserler yazanlar, bu tür sadaka yapanlar içine girerler.
SADAKA TÜRLERİNİN VERME ZAMANI NE ZAMANDIR?
Sadaka türlerinden sadece fitre için zaman tayin edilmiştir. Diğer sadaka türlerinde zaman aranmaz. Fitreler, Ramazan Ayı içinde verilir. Vakit geçirilmeden verilmelidir. Zekat verme durumumuz varsa o da ramazanda tabi ki verilebilir. Ancak eğer kişi zekatını daha başka bir tarihte verme alışkanlığı içindeyse o tarihte de verebilir. Zekat verilecek varlığının üzerinden bir sene geçmesi şartı olduğu için, zekatın zamanı kişiye bağlıdır. Sadaka-i Cariye'de böyle bir şart aranmaz.
ZEKÂT VE FİTRE VERMESİ GEREKEN BİR MÜSLÜMAN ASGARİDEN NELERE SAHİP OLMALIDIR?
Peygamberimiz tarafından belirlenen bu nisap, yani asgari zenginlik ölçüsü şöyle özetlenmektedir. Zekât verecek kişinin ve ailesinin yaşamını sağlayacak maddi varlığı dışında: 86 gram altını olacak veya bunun karşılığı parası olacak (yaklaşık 35 bin lira). Ya da 40 koyun veya keçisi olacak. Veyahut da 40 sığırı veya 5 devesi olacak. Bu miktar mal veya altın ya da bunların muadili olacak maddi varlığı bulunacak. Ve bütün bunlar tümüyle kendisine ait olacak. Bugün için de bu ölçüler sürdürülmektedir. O bakımdan yukarıda zikredilen mal varlığına sahip Müslümanlar, bir önceki konuda ve yukarıda zikredilen özellikleri de taşımak şartı ile, zekât vermelidir.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.