Mezhep, dini konularda yorum getirme yoludur. Başka bir ifade ile mezhep, bir müçtehidin dini konularda yaptığı yorum ve görüşleri benimseyen insanların meydana getirdiği dini ekollere, dini yorum guruplarına verilen isimdir. Mezhepler genellikle o ekolü oluşturan kişinin adı ile anılır. Maliki yolu, Şafi yolu gibi. Bu faaliyetin adı ‘içtihad’dır. Bu yorumu yapan kişiye de müctehid denir.
Mezhep, dini konularda yorum getirme yoludur. Başka bir ifade ile mezhep, bir müçtehidin dini konularda yaptığı yorum ve görüşleri benimseyen insanların meydana getirdiği dini ekollere, dini yorum guruplarına verilen isimdir. Mezhepler genellikle o ekolü oluşturan kişinin adı ile anılır. Maliki yolu, Şafi yolu gibi. Bu faaliyetin adı ‘içtihad’dır. Bu yorumu yapan kişiye de müctehid denir.
MEZHEPLERİN OLUŞTURULMASI
Evet mezheplerin oluşturulmasında, dini yorumlar dışında siyasi, politik, çıkar ve menfaat ilişki yorumları, milli ve etnik yorumlar gibi başka başka nedenler de rol oynamıştır. Önceleri mezhepler, sadece dini konularda yorum getirme yolu iken dediğimiz gibi, zaman içinde sadece dini olmaktan çıkartılarak siyasi nedenlerle dini yorum konusu başka başka yollara saptırılmıştır. Ve dolayısı ile, siyasi içerikli mezhep sayısı, dini içerikli mezhep sayısından kat kat çok daha fazla hâle gelmiştir. Bugün İslam âleminde 100 ün üzerinde mezhep olduğu biliniyor.
SUUDİLERİN MEZHEBİ VAHHABİLİKTİR
Bugün İslam âlemindeki mezheplerin sayısı yukarıda da belirttiğimiz gibi, 100 ün üzerindedir. Bu mezheplerin en az %85 i etnik ve siyası amaçlı olan çıkarlara dayanan mezheplerdir. Mezheplerin ortaya çıkışını objektif bir gözle incelediğimiz de, kuruluşlarındaki en büyük etkenin , siyasi menfaatlerle, çıkar olayları olduğunu görürüz.. Somut bir örnek vermek gerekirse, terettütsüz Vahabilik mezhebi gösterilebilir.
Vahhabilik, 18. yüzyılda yine Suudilerin güçlü kabilelerinden bir kabilenin reisi olan Muhammed İbni Abdulvahhap tarafından kurulan bir mezheptir. Tamamen siyasi ve politik nedenlere dayanır. Osmanlılardan ayrılmak isteyen Suudi Aşireti, bir mezhep kurma peşinde olan Muhammed İbni Abdülvahhap ile iş birliği yaparak, siyasi ve etnik bir amaç için Vahhabilik Mezhebinin kurulmasını sağlamıştır. Suudiler,Vahhabilerin Hicaz bölgesindeki Türk memur ve yöneticilerini müşrik sayarak halkı isyana teşvik ettirmek amacı ile Vahhabiliği kurdurmuşlardır. Suudilerin bütün amacı, Osmanlıyı hicaz Bölgesinden çıkarmak ve geliri fazla olan o bölgeyi ele geçirmektir.
Osmanlılardan kurtulmak isteyen Suudiler, Vahhabilik mezhebi sayesinde Hicazdaki bütün Osmanlı memur ve yöneticilerini Şirk içinde göstererek, Türklerin Müslümanlıktan çıktığını bütün halka tek tek denilecek kadar yoğun bir çalışma ile duyurmuşlar ve Türk Yöneticileri dinleyenin de kafir olacağını ilan ederek bir isyanı başlatmışlardır. Ancak önceleri Mısır valisi aracılığı ile Bu mezhep kurucuları ile Suudi liderleri idam edilmiş ve etkileri kaldırılmıştır. Ama sonradan tekrar Osmanlının zayıflamasından istifa ederek, İngilizlerin de tahriki ve yardımı ile, hem Vahabilik diriltilmiş hem de Suudi Krallığı kurdurulmuştur.
Vahabilik mezhebinin kurdurulmasının en önemli amacı, Osmanlıları hicaz Bölgesinden çıkartmaktır. Vahabiliğin kuruluş amacının bu olduğu anlaşılmaktadır. Maliki mezhebinin ufak tefek değişiklikleri ile kurulan bir mezheptir. Mezarlık kabul etmeyen, ölüleri dikine dikine gömdüren, mezarlık ziyaretini haram kılan bir mezheptir. Kralları Türkiye’ye geldiği zaman Anıtkabir’i ziyaret etmemesi bundandır.
KURAN VE HADİSLER, YORUMLARA AÇIK MIDIR? ÂYETLER YORUMLANABİLİR Mİ?
Evet bazı Âyet ve Hadisler yoruma açıktır. Çünkü Kuran’ın büyük bir kısmında, yoruma açık yönler çok fazladır. Hadislerde de durum aynıdır. Bu bakımdan farklı yorumlar ortaya çıkmaktadır. Mezheplerin çıkmasına sebep olarak görünen de bu durumdur.
Kuran’daki Ayetler, yorum açısından Âli İmran Suresi 7. Ayete göre iki şekilde görülürler. 1)Muhkem Âyetler, 2)Müteşabih Ayetler olmak üzere.C. Allah, Muhkemat denilen Ayetleri, değişmeyen, üzerinde yorum yapılamayacak Ayetler olarak gösterir. Ve bu Ayetlere Ümmü Kitap ismini vererek üzerinde tartışma olamayacağını belirtir. Mesela, Hz. Muhammed’in peygamberliği veya Allah’ın varlığı ve birliği tartışılamaz.
Bunun gibi konuları kapsayan Ayetler muhkem Ayetler(Ümmü Kitap) (Kitabın anaları) olarak görülür. Yorumdan uzaktır. Yoruma ihtiyaç olan Ayetlere ise, Yine C. Allah tarafından Müteşabih Ayetler denilmektedir. Mezhepler de bu Ayetler ile bunların yorum farklılığından ortaya çıkmıştır.
Muhkemat dışında kalan bütün Ayetler, müteşabih olan Ayetlere girer ki bu tür Ayetler, Kuran’ın 3/2 sini oluşturur.Müteşabih Ayetlerin çok olması farklı yorumlar gelmesine ve değişik mezheplerin doğmasında en büyük etken olarak görünür.
KURAN’DAN ÖRNEKLER
Tabi örnek vererek de anlatabiliriz. Mesela Kevser Suresindeki Kurban kesme yorumlarını ele
alabiliriz. Kuran’daki Kevser Suresini ele alalım. Bu Surede C. Allah şöyle buyuruyor: “Ey Resulüm!.Sana Kevseri, Kevser gibi bir Cennet ırmağını, bolluğu, bereketi, Müslüman ümmetini yanına verdik. Artık sen de, Namazını kıl, Kurbanını kes!” Bu ayetleri yorumlayan Mezhep lideri İmamlar (Müçtehidler) kurban kesilmesi uygulamasında farklı yorumlar getirirler. Ehli Sünnetin 4 mezhebinden 3 ü şöyle yorum getirir. “Bu Ayetlerde Allah, kurban kesme emrini sadece Peygamberimize vermiştir. Eğer bütün insanlara verilen bir emir olsaydı C. Hak,(Ey insanlar veya ey iman edenler derdi.) Böyle denilmemiş ve bu görev sadece Peygamberimize verilmiştir. Biz insanlar, Peygamberimizin yaptığı şeyleri O’nun sünneti olarak yapmak isteriz. Ama bu bir yapma zorunluluğu getirmez. Dileyen yapar.” diyerek Kurban kesme ibadetini mensuplarının üzerinden kaldırır. Maliki, Şafi ve Hanbeli mezhepleri mensuplarının kurban kesme mükellefiyeti onların üzerinden kaldırmasının sebebi budur.
Ama Hanefi Mezhebinin kurucusu İmamı Azam, (Hayır o üç mezhep bir yanlış uygulama içindedir. Çünkü Kevser Suresinde ki bu emir yanı sıra, Haç Suresindeki şu şu Ayetler, Kurban kesmenin farza yakın bir ibadet olduğunu gösterir. O bakımdan bize göre Kurban ibadeti, Vaciptir. Müslümanlar, şartları taşıyorsa,kurban kesmekle mükelleftirler ) yorumunu yapıyor. Ama görüldüğü gibi İmamı Azam yaptığı yorum ile Kurban ibadetini vacip haline getiriyor. Ve böylece, Hanefi Mezhebi mensuplarını Kurban ibadetinin mükellefi hâline getiriyor. Böylece kurban kesme, tamamen yorum farkından ileri gelen bir ibadet oluyor.
Gördüğünüz gibi, 4 mezhep de Ayeti tasdik ediyor, hak olarak görüyor. İslamiyet’e Kuran’a bağlı, ama yorum farkı var ortada. Bunun gibi farklı yorumlar farklı mezhepleri ortaya çıkarıyor. Bu yorum gurubunu oluşturan kişiler yine de Kuran’ın ana ilkelerini aynen kabul ederler ama sadece, Kuran’ın ana ilkelerindeki yorumları farklık gösterir.
KURAN’DAKİ BU ÂYETLERLE İLGİLİ HERKES YORUM YAPABİLİR Mİ?
Tabi ki hayır. Kuran yorum yapabilecek kişilerin özellilerini açıklamıştır. Her önüne gelen yorum yapamaz. Âli İmran Suresi 7. Ayetinde C. Allah, “Sana kitabı indiren odur. O’nun (Kuran’ın) bazı Ayetleri, muhkemdir ki, bunlar kitabın esaslarıdır. Diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, Fitne çıkarmak ve O’nu tevil etmek için ondaki müteşabih Ayetlerin peşine düşerler. Halbuki O’nun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek payeye erişenler ise, O’na inandık, hepsi Rabbimiz tarafındandır derler. (O Ayetlerdeki) inceliği ancak aklı selim sahipleri düşünüp anlar.”(Âli İmran-7) buyurarak, herkesin değil, ancak aklıselim kişilerin yorum yapabilecekleri anlayışını getiriyor.
Bu Ayetten bir anlaşılan da, müteşabih Ayetlerin manaları zaman içinde, ilmin gelişmesi ile çözülebilecek olmasıdır. Mezhepleri ortaya çıkaranlar da bu özellik içinde görülürler.
GÜNÜMÜZDE DE GÖRÜLEN CEMAATLER MEZHEP SAYILABİLİR Mİ?
1). Günümüz de görülen Cemaatler mezhep gibi görülebilir mi diye düşünürsek, elbette ki hayır dememiz gerekir. Onların da böyle bir niyetleri olduğunu sanmıyorum. Öyleyse İslam toplumlarında görülen bu Cemaatler nedir derseniz, gereksiz olduğunu söyleyebiliriz.
2) Bu Cemaatler, belli bir dini lider ve dini inanç etrafında toplanan insanlardır. Ülkemizde de görülen bu tür cemaatler içinde zararlı olanları da vardır. Peki böyle bir cemaat ayrımcılığına ihtiyaç var mıdır diye düşünürsek, tabî ki hayır ihtiyaç yoktur dememiz gerekir. Ve doğru olan da odur.
3) 2011 yılında Türkiye genelinde 3 bin kişiyle yapılan yüz yüze görüşmeler sonunda ülkemizin %6 sının cemaatlere dahil olduğu anlaşılmaktadır. Bu rakam 2011 yılının rakamlarıdır. İnşallah son FETÖ operasyonu ile bu oran düşmüştür. En azından gönlümüz öyle istiyor. Çünkü ülkenin %6 sının cemaat mensubu olması çok hoş bir olay değildir. Üstelik de ürkütücüdür.
4)İslamiyet’te cemaat denildiği zaman, Camide imamın arkasında namaz kılan Müslümanlar anlaşılır. Geniş anlamda düşünülürse İslam cemaatinden anlaşılması gereken, Sevgili Peygamberimizin ümmeti olan insanlar anlaşılmalıdır. Müslüman cemaati budur. Diğer gruplar tefrikayı, bölünmeyi ortaya çıkarır. O bakımdan bizce cemaat, Peygamberimizin ümmetidir. Bu ümmetin lideri Hz. Muhammed’dir. Kitabı Kuran,toplanma yerleri camiler ve mescidlerdir.
Böyle düşünmek, böyle görmek belki de en hayırlı yoldur.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.