Doğup, büyüdüğüm, aile olarak nerdeyse dört kuşak geçirdiğimiz İzmir’in en eski semtlerinden Yapıcıoğlu’nun içinde bulunduğu sıkıntıları paylaşmak istedim bugünkü yazımda…
Yapıcıoğlu da neresi diyenler olabilir?
Yapıcıoğlu, Eski Müslüman ve Yahudi mezarlıklarının bulunduğu, deniz seviyesinden yetmiş metre kadar yukarıdan tüm İzmir’in manzarasına hakim, eski Türk mahallesinin sonu olan Damlacık, İkiçeşmelik ve Bayramyeri semtinin üstünde yer alan şirin bir semtimizdir. İzmir’in en eski parklarından Cicipark da bu bölgede bulunuyor. Ve bu park aynı zamanda eski bir mezarlık. Mezarlık bölgesinde ayrıca İzmir’de ki tarihi ipek yolunun kalıntıları da yer alıyor.
Eskiden semtte yaşayanların büyük bir kısmının kökeni Kırım, Balkan savaşları ve nüfus mübadeleleri sonrasında İzmir’e yerleştirilen Selanik, Girit, Kırım ve Arnavut göçmenleriydi.
Semt Eşrefpaşa ve Hatay Caddesi’nin 1960’lı yıllarda açılmasından sonra giderek önemini kaybederken, 80’li yıllarda doğu illerinden Kadifekale’ye başlayan göç ile birlikte İzmir’in yerlisi kabul edilen nüfus semtten ayrıldı. Şimdi ise eski günleri adeta mumla aramaktadır. Geçmiş yıllarda bu semtte yaşayan herkes kendini çok kalabalık bir akraba topluluğu olarak hissederdi. İkindi çayına ya da akşam oturmasına gidişlerin rastgele olduğu, telefon edip, “müsaitseniz, size geleceğiz” deme zahmetinde bulunulmadığı zamanlardı. Ya da günün her saati, içi kim bilir neyle dolu tabaklar taşınırdı, bir evden bir eve. Kapısından girdiğin andan itibaren dışarısı değildi, nefes alınan her yer evleri sayılırdı.
Mizacı durgun bu semtte, çok da uzun uzun anlatılmayan fakat orada yaşayan herkesin sandığında gizlediği, her bahar aralığı naftalinlediği, ufak tefek hikayeleri vardı.
Bağdadi yapıdaki evlerin geceleri o kadar sessiz olurdu ki adeta eskimiş Acem halıların üstünde yürüyen karıncaların adım sesleri duyulurdu.
Dört mevsim, gece ile gündüz, mutluluk ile hüzün, acı ile sevinç, ortak ve usulünce yaşanırdı. Birbirlerinin gözlerinde beliren samimiyet, yaşanıp gidenlerin, söylenip bitenlerin, gelip geçenlerin kırılmışlığını yokederdi.
Ve semtin bütün seslerini, kadınların çocuklara seslenişlerini, yağmurun şemsiyesiz yağışını, fırtınanın zıvanadan çıkışını, sütçünün gelişini, gevrekçinin, turşucunun, yoğurtçunun geçişini haber veren küçük pencereler vardı.
Topaç, ip atlama, saklambaç, yakartop, körebe, uzuneşek,çelik-çomak gibi sokağın değişmez oyunları da yaşanan tüm sıkıntılara karşı çocukların en büyük eğlenceleriydi.
Semtin mahalleleri de komşu çocukları, isim isim teyzeler, mutfaklardan gelen kızartma kokuları, boş yağ tenekelerinden yapılmış kapı önü çöp kutuları, mevsimine göre değişen pencere önü çiçeklerinden kapkaççıların, hapçıların, hırsızların cirit attığı bir yer oldu…
O kadar göç aldı ki dükkanların adı hem Türkçe hem Arapça yazılır oldu.
Ne eski teyzeler kaldı, ne eski külhanbeyler…
Müstakil evler, boştaki araziler ne varsa 1960’lı yıllarda yıkıldı, apartmana dönüştü. O dönem yapılan apartmanlarda nerdeyse 60 yaşına geldi.
Altmış yıldır bir çivi çakılmadı bu semte…
Halen elektrik direkleri var.
Halen elektrik kabloları pencerelerin önünden geçmekte…
Ne kentsel dönüşüm var ne de ona zemin hazırlayacak yeni imar planları…
Doğalgaz deseniz Eşrefpaşa’nın girişinde bitmekte…
Harıl harıl İzmir’in birçok yerine döşenen internet altyapı hizmetlerini ve kablolu tv sistemini hesaba katmıyorum bile…
Semtin camisi olan Yapıcıoğlu Camii için ise 2014 yılında yeni bir restorasyon çalışması başlatıldı. Lakin üç yıldır bitmeyen restorasyon çalışması nedeniyle tüm semt halkı mağdur...
Yapıcıoğlu sakinleri eski komşulukların, eski hikayelerin yeniden yazılamayacağının elbette farkında.
Tek arzuları İzmir’in birçok ilçesinde ve semtinde yaşayan insanlara sunulan hizmetlerin kendilerine sunulması.
Yeni bir imar planı, semt halkının mağdur olmayacağı yerinde bir kentsel dönüşüm modeli, çağdaş altyapı hizmetleri ve güvenlik sorununun çözülmesi en ivedi ihtiyaçlar.
Voltaire: “Bir gün, her şeyin daha iyi olacağını düşünmek umudumuz; bugün her şeyin iyi olduğunu düşünmek, yanılgımızdır” demiş.
Tüm Yapıcıoğlu sakinleri de umudunu geçen 60 seneye rağmen halen korumakta.
İlgililere duyurulur…
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.