Adada olumsuz koşullar aynen devam ediyor.¶ İkili görüşmeler bir türlü başlamıyor. Rum tarafı ortada yok. Bakalım bu işin sonu nereye varacak? Her şeye rağmen bir haftalık süreçteki gelişmeleri şöyle aktarabiliriz;
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Salı günü bir kabülü sırasında yaptığı açıklamada; Ankara ile istişarelerinin devam ettiğine dikkat çekerek, önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bazı temaslarda bulunacağını, gündemin Kıbrıs konusu olacağını ifade etti. Kıbrıs konusunda yapılacak bir anlaşmanın sağlam temellere dayanması gerektiğini vurgulayan Eroğlu, “Kıbrıs Türk halkının kurulacak çatı altında huzur ve güven içinde olması gerekir. Bunun için Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devam etmesi birinci koşuldur. İkinci koşul ise ortaklık devletinin iki kurucu devlet tarafından kurulmasıdır. Rumlarla en fazla tartıştığımız konu budur” diye kaydetti. Bu süreçte tedbirli davranmanın kaçınılmaz olduğunu belirten Eroğlu, “Dünyada istenilen Kıbrıs’ta bir anlaşma olmasıdır. Peki, dünya adil midir? Bugün ambargolar altında yaşayan bir halkız. Maalesef bunu bize uygulayan Kıbrıs’ta anlaşma olmasını isteyen devletlerdir” ifadesine yer verdi. Ambargoların kaldırılması gerektiğine işaret eden Derviş Eroğlu, 2 tarihi hataya dikkat çekti, şöyle devam etti:
“Bu hataların birini Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi yaptı. 4 Mart 1964’te Barış Gücü adaya gelecek diye Rumları Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanıdı. Bu, akan kanların durması için alınan geçici bir karardır denildi. Ama 1964’ten beri o karar geçerlidir. Rum tarafı BM üyesidir. İkincisi tarihi hatayı da Avrupa Birliği yaptı. Çözümlenmemiş bir sorun varken sorunlu ülkeyi, Güney Kıbrıs’ı Avrupa Birliği’ne aldı. Bu iki tarihi hata Rumların uzlaşmazlığını bugüne kadar taşıdı.”
Rum Lider Dimitris Hristofyas ile yapılan müzakerelerde bazı konularda yakınlaşmaların söz konusu olduğunu anımsatan Eroğlu, Türk tarafının bu yakınlaşmaların anlaşmaya dönüştürülmesi için çaba gösterdiğini ifade etti, Rum tarafının itirazına işaret etti. Downer’in 22 Ocak’ta BM Güvenlik Konseyi’ne Kıbrıs konusundaki görüşmelerle ilgili raporunu sunacağını ifade eden Eroğlu, “Downer, adaya son gelişinde ortak kâğıtta anlaşılmazsa 4 alternatif bulunduğunu söyledi, elinde bazı belgelerle gelecek diye düşünüyoruz” ifadesine yer verdi. Eroğlu, müzakere masasına oturmadan kağıtların gidiş gelişiyle bir anlaşmaya varılamayacağını belirterek, ortak metinle ilgili son önerilerini yaptıklarını kaydetti. Eroğlu “Artık bu kağıt teatisini bırakalım müzakere masasına oturalım” dedi. Eroğlu, müzakerelere başlanmadan önce ortak açıklama yerine kısa metin yazılmasının gündeme geleceği şeklindeki yorumlara atıfta bulunarak, “kısa metin dendiği metin neleri içerecek? Biz BM Genel Sekreteri ile konuştuk, bu bizim son kağıdımızdır” dedi.
Dışişleri Bakanı Özdil Nami, katıldığı bir televizyon programında, iki taraf arasında açıklama konusunda ciddi yakınlaşmalar olduğunu, ilk günden bugüne bakıldığında ileri bir noktaya gelindiğini, ortada küçük ifade farklılıkları bulunduğunu yineledi. Ortak metinde tek egemenlik, tek vatandaşlık, tek uluslararası kimlik konusunun, her iki tarafın da kabul edeceği bir formatta yer aldığını belirten Özdil Nami, artık yetkiler, iç vatandaşlık, kurucu devlet ifadesi gibi söylemlerin bu metinde yer bulduğunu ifade etti. Başlanılan noktayla şimdiki durumun karşılaştırıldığında ileri bir noktaya gidildiğini ifade eden Nami, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer'in adaya geldiğinde ortak açıklama konusunda sonuca varılabileceğini, halledilemeyecek bir konu olmadığını söyledi. Özdil Nami, geçmişte ortak açıklama içerisine konulmak istenen ve sorun olan "AB 'nin bir uzmanının masaya oturması" ve “Maraş’ın rnüzakereler öncesi verilmesi" taleplerinin, garantörlük konusunun gündemden kalktığını belirtti. Nami, "Vatandaşlık, egemenlik ve uluslararası kimlik konularında siyahla yazılmış ortak bir lisan oluşturulmuşsa, artık yetkilerin kurucu devletlere ait olacağı kabul edilmişse, kurucu devlet ifadesi orada korunmuşsa, konu artık ‘taraflardan’ birinin ötekinin üzerinde egemenlik kuramaz' gibi bir ifade olsun mu, olmasın mı, ya da ne şekilde olsun noktasına indirgenmişse, burada aşılamayacak bir sorun görmüyorum" dedi. Nami, "Türk tarafının ana endişesi şu: 'Tamam, BM'ye üyelik anlamında tek egemenlik olacak ancak ileride işler aksarsa, nüfusun çoğunluğunu elinde bulduran toplum, elinde bulundurduğu tek egemenliği cebine indirir, dünya da bunu kabul etmek zorunda kalır' şeklindedir" diye konuştu. Özdil Nami, Rum tarafının endişesinin ise "Kıbrıs'ın içinde çifte egemenliğe gidecek bir ifadelendirme olması halinde Türk tarafının bunu alıp, mazeret bulup ayrılmaya gitmek için kullanacağı" yönünde olduğunu ifade etti. Nami, "Bunları yan yana getirip de başka bir lisan bulmak çok da zor değildir. 'Tek egemenliği taraflardan biri veya öteki kendi başına kullanamaz' gibi bir formül üretilebilir" dedi. Downer, Kıbrıs'a geldiğinde bunun tartışılacağını ifade eden Nami, bazı ufak tefek başka konular da olabileceğini,kimilerinin bu "ufak tefek" sözüne de tepi gösterebileceğini, ancak bugüne kadar aşılan konulara bakıldığında bunların da aşılamayacak konular olmadığını vurguladı.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.