Başkan Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki bu iktidarın, Türkiye’de askeri darbelere karşı en cesur biçimde hareket eden yönetim olduğu bir gerçek...

Ama “sivil-asker her türlü darbelere karşı olmak” denen şeyin sınırının nerede başlayıp nerede bittiği çok tartışmalı, “net”likten uzak görüntü çok flu…

İşte tam da bu yüzden herkes bir diğerini “darbeci” olmakla suçlayabiliyor.

Sınır fazla net olmadığı için, bu konularda görüş bildirenlere bir taraf “darbe imasında bulunuyor” derken, diğer taraf “ne alakası var; herkes görüş bildirirken bunlar neden bildirmesin ki!” diyebiliyor…

Şimdilerde bir “Bildiriler Çağı” başladı; bu dönemdeki söylemler de aynen böyle…

Önce emekli büyükelçiler “Kanal İstanbul”a karşı bir bildiri yayınladı… Onun fazla gürültüsü çıkmadı gibi ama önceki gün emekli amiraller de bir bildiri yayınlayınca kıyamet koptu.

Tam emekli amiraller göz altına alınmaya başlamışken, bu defa da eski vekillerin bildirisi geldi.

İktidar tarafından sık sık vesayet yönetimlerine sıcak bakmakla ve hatta darbe özlemi içinde olmakla suçlanan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti lideri Meral Akşener bile -her halde yine aynı şeyle suçlanmaktan korktukları için- amirallerin bildirisi için “öncelik mutfak”, “zevzeklik bu!” gibi şeyler söylemişken, vekillerin bildirisi üzerine nasıl bir söylem geliştirecekleri (sizi bilmem ama şahsen bana göre) tam bir merak konusu.

“Cumhuriyetimizin temel nitelikleri tartışılamaz! Kanal İstanbul yapılamaz! Montrö tartışmaya açılamaz!” başlıklı bildiriye imza koyan geçmiş dönem vekillerinden, TBMM’de İzmir’i temsil edenleri hatırlatıyorum;

Abdülrezzak Erten

Alaaddin Yüksel

Ali Rıza Bodur

Bülent Baratalı

Erdal Aksünger

Erdal Karademir

Güldal Mumcu

Hakkı Ülkü

Kemal Anadol

Oğuz Oyan

Sedat Uzunbay

Selçuk Ayhan

Süleyman Genç

Türkan Miçoğulları

Vezir Akdemir

Yılmaz Kaya